Kripto Para Gelirlerinin Yasal Denetimi

Geçtiğimiz günlerde kripto para yatırımcısı ve portföy yöneticisi olan bir müvekkilimizin banka hesapları, MASAK tarafından şüpheli addedilerek savcılığın talebi üzerine mahkeme kararı ile bloke edilmişti. Ülkemizde kripto paranın henüz hukuk sisteminde tanımlanmamış olması bu gibi durumlara sebep olabiliyor. Özellikle yüklü bakiyeler ve para transferleri konusunda MASAK çok hassas davranıyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosundaki sayın savcılarımız ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücâdele Büro Âmirliğindeki sayın kolluk görevlilerimiz ile birlikte yaptığımız detaylı çalışma neticesinde sorunu kısa süre içinde çözmeyi başardık.

Bu dosyadan çıkan tâkipsizlik kararının hukukî değeri ise ayrı: Kripto para alım-satımı ve bu piyasadan elde edilen gelirlerin üzerindeki şüpheleri kaldıracak önemli bir karar.

Gelelim can alıcı soruya: MASAK’ın denetim kriterleri ne?

Yâni, MASAK neye göre kişisel ve kurumsal banka hesaplarını incelemeye alıyor?

Bunun somut, kesin sınırları yok. Tüm bankacılık, finans, para ve fon transferi işlemleri MASAK’ın denetim yetkisine dâhil. Bu sayısız işlem yığın içinde mevcut olabilecek sayısız ihtimâl, “şüpheli işlemin” varlığından bahsetmek için yeterli olabiliyor. MASAK’ın kendiliğinden denetleme ve inceleme yapması mümkün olduğu gibi, çoğunlukla ihbar üzerine bu denetimler ve incelemeler gerçekleştiriliyor. Bankaların ve ilgili kurumların karşılaştıkları şüpheli işlemleri MASAK’a bildirme zorunluluğu bulunuyor. 

5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kânun ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kânun başta olmak üzere ilgili mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilen denetim ve incelemeler neticesinde MASAK tarafından oluşturulan inceleme raporuna dayanılarak savcılık tarafından soruşturma başlatılabiliyor. Yine savcılık talebi doğrultusunda mahkeme kararı ile kişi ya da kurumların hesaplarına el konulabiliyor. Buna ek olarak, kişi ve kurumların mal varlıklarının dondurulması için MASAK tarafından düzenlenecek rapor çerçevesinde işlem yapılabiliyor.

Tüm bu işlerin başlangıcı 1970 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yürürlüğe girmiş olan “Bank Secrecy Act (BSA)” isimli yasal düzenlemeye dayanıyor. ABD’nin ülke dışından gelen, ülke dışına giden ve ülke içinde dönen paranın tâkibi ve denetimi için yürürlüğe soktuğu bu sisteme göre, 10.000 dolar tutarını aşan miktarlar bankalar ve ilgili kurumlarca kayıt altına alınmak zorunda. Yine bu düzenleme ile “şüpheli işlem” târifi yapıldı ve ilgili güvenlik birimlerine bu işlemleri inceleme konusunda geniş yetkiler tanındı. Bu düzenlemenin ardından ABD’de suçun finansmanı ve suç gelirlerinin aklanması konularında dikkât çekici başarılar kazanılmasıyla bu sistemin küreselleştirilmesi gündeme geldi. 1989 yılında ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Kanada ve Japonya’dan oluşan G-7 ülkeleri tarafından “Financial Action Task Force on Money Laundering (FATF)” isimli uluslararası kuruluş ihdâs edildi. Aktif denetim yetkisi olmayan bu kuruluşun öncelikli görevi, ülkelere ve uluslararası kurumlara tavsiyelerde bulunmak. Kurum tarafından ilk tavsiyeler 1990 yılı içinde yayınlandı. Türkiye 1991 yılında FATF üyesi oldu. Türkiye’nin FATF, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi çerçevesinde ilk yasal düzenlemesi ise 1996 yılında yürürlüğe giren ve MASAK’ın ihdâs edildiği 4208 sayılı kânun oldu. Bugün bu kânun, yerini 5549 sayılı kânuna bırakmış durumdadır.

Bugün Türkiye’nin de dâhil olduğu birçok uluslararası kurum ve kuruluş, gerek kendi içinde gerek birbirleri ile koordineli olarak kara paranın aklanması, suçun ve terörizmin finansmanı ve benzeri zararlı finansal faaliyetlere karşı çok karmaşık ve etkin denetim mekanizmalarına sâhip. MASAK, bu devâsâ küresel mekanizmanın ülkemiz içinde faaliyet gösteren ufak bir parçası. Aynı zamanda MASAK, elbette millî güvenlik, kamu güvenliği ve diğer görevleri itibârı ile mâlî denetim konusunda ülkedeki en yetkili kurumların başında geliyor. Bu bağlamda muhtemeldir ki MASAK, yapılacak yasal düzenlemelerin ardından kripto paralar üzerinde denetim gerçekleştirecek en etkili kurum olacak.

Geldiğimiz noktada kripto para transferleri ve gelirleri ile ilgili ne gibi tedbirlerin ve denetim mekanizmalarının mevcut olduğuna baktığımızda işin aslı şu ki, ne küresel ne ülkesel ölçekte hâlâ yasal düzenlemeleri tamamlanmış, mekanizması hayata geçirilmiş tam bir denetim sisteminden bahsedemiyoruz. Bu konuda bölük pörçük, el yordamı uygulamalar ve küçük düzenlemeler mevcut. FATF’nin 2019 yılındaki “Crypto Travel Rule” başlıklı tavsiye kararları çerçevesinde, 1000 doları aşan kripto para bakiyesine sâhip hesapların sâhiplerinin “Know Your Customer (KYC)” yöntemi ile tespiti ve bilinirliğinin sağlanması yoluna gidildiğini sıklıkla görmekteyiz. Yine 1000 doları aşan kripto para transferlerinin KYC yöntemi ile kimliği bilinen kişiler arasında yapılabilmesini öngören düzenlemeler birçok ülke tarafından yürürlüğe konuldu. Fakat KYC yöntemi ile kimliklerin şeffaflaştırılması tek başına yeterli tedbir sağlamadığı gibi, verimsiz ve piyasanın doğası ile uyumsuz görünüyor. Daha etkili, verimli ve piyasanın doğasına uygun çözümlerin geliştirilmesine ihtiyaç olduğu açık.

Günden güne hızla büyüyen kripto para piyasasından sağlanan gelirlerin nakde çevrilmesi konusunda sıkıntıların yaşanmaması için, hem yatırımcının hem kamunun güvenliği için bir ân önce kripto paralar hakkında yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Hukuk ve devlet, bu konuda daha fazla geride kalmamalı, aradaki makas açılmamalı.


Yayın organı: Coinkolik
Yayın târihi: 14.10.2020
Adres: https://www.coinkolik.com/kripto-para-gelirlerinin-yasal-denetimi/

Site Footer

Sliding Sidebar

    2019 © Oğuz Evren KILIÇ.   Bu internet sitesindeki tüm yazılar ve diğer içerikler izinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz. Tüm içeriğin hakkı mahfuzdur.