Greta, Putin ve Jeneropolitik

Greta Thunberg 2003 doğumlu. 11 Eylül’ü görmedi. 11 Eylül sonrasında tetiklenen küresel paradigma değişimini, ABD’nin yeni “Önleyici Savaş” stratejisini, Afganistan Savaşı’nı görmedi. Saddam Kurban Bayramı’nın ilk gününde asılırken henüz 3 yaşındaydı. Dünyaya dâir ilk hatırladığı şeyler muhtemelen Çin’in ekonomik sıçraması, Facebook fenomeni, akıllı telefonların dev adımlarla hayatımıza girişi gibi şeyler… Greta’nın gördüğü en afili fenomen muhtemelen IŞİD’den ibâret. Greta için Soğuk Savaş, Berlin Duvarı, SSCB’nin dağılması, Körfez Savaşı, İran-Irak Savaşı, Yugoslavya’nın dağılması ve Bosna Savaşı gibi olaylar ve fenomenler ise birer masaldan ibâret.

Greta’ya okkalı bir yanıt veren Putin ise ateşlerin içinden yürüyüp gelmiş bir isim. Bırakın tanık olmayı, adam Soğuk Savaş’ın en sert zamanlarında KGB üniforması ile târihin içinde bizzât yaşamış. Bu dünyaya ilişkin hatırladığı ilk şeylerden biri, dünyanın nükleer bir yok oluşun kıyısından döndüğü Füze Krizi. Doğumundan sâdece 7 yıl önce, târihin en büyük savaşı henüz bitmiş. Doğduğunda Stalin hayatta ve iktidârının son yılını yaşıyor. Putin, bambaşka bir dünyanın, bambaşka bir hayatın ve mücâdelenin içinden geliyor.

Greta-Putin tartışmasında haklı yok. Olup olanın temeli “kuşak çatışması” olarak basitleştirilebilir. Ama aslında o kadar basit değil. Teknoloji ve iletişim bu kadar hızlı ilerlerken, nesiller arasındaki makas öyle açıldı ki, artık nesiller arasındaki empati ve zaman bağı koptu. Dünya üzerindeki farklı nesillerin her biri, kendi zamanlarına ve algılarına sıkışmış vaziyette. Dünyanın ekonomik, politik ve güvenlik yöneticileri, karar vericileri çoğunlukla Soğuk Savaş’tan kalma, o günlerin tortuları ve birikimleri ile yaşayan, düşünen, karar veren insanlar. Bunların danışman kadroları ya da hemen altında yer alan ve bilgiyi işleyen seçkin kadroların çoğunluğu ise 70-80 doğumlu, Soğuk Savaş’ın “minnoş” dönemine denk gelen, çoğunlukla depolitizasyona mâruz kalmış, küreselleşmenin ve yeni kurulan dünyanın ilk adımlarına tanık olmuş bir geçiş kuşağının üyeleri.

Greta ve yaşıtları ise hiç kimsenin öngöremediği bir gelecekte yetişkin olacaklar. Onlar, baş döndürücü hızla ilerleyen bir teknoloji treninin yolcuları. Bu tren geçmişten o denli hızla uzaklaşıyor ki, bu trenin içinde doğmuş olan ve olacak kuşaklar için yakın geçmiş, eski kuşakların Orta Çağ’a olan mesâfesinden daha uzakta kalıyor.

Dünya artık yeni bir siyâset bilimi teorisine, yeni bir sosyolojik, psikolojik ve antropolojik yaklaşıma ihtiyaç duyuyor. Dünya, 17. Yüzyıl’da modern uluslararası ilişkileri, 19. Yüzyıl’da küresel iletişimi, 20. Yüzyıl’da jeopolitiği ve modern iletişim kuramlarını îcâd etti. Dünya için 21. Yüzyıl’da mutlak sûrette bilimsel teori alanına dâhil edilmesi gereken ilk ve en önemli çalışma alanı “Jeneropolitik” olmalıdır. Jeneropolitik, hem siyâsî propaganda hem jeostrateji hem de ekonomi alanında ayrılmaz bir temel bileşen hâline geldi. Jeneropolitik, yeni çağın temelidir.


Yayın organı: Gazetelink
Yayın târihi: 04.12.2019
Adres: https://www.gazetelink.com/oguz-evren-kilic-greta-putin-ve-jeneropolitik/

Site Footer

Sliding Sidebar

    2019 © Oğuz Evren KILIÇ.   Bu internet sitesindeki tüm yazılar ve diğer içerikler izinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz. Tüm içeriğin hakkı mahfuzdur.